Süper Lig’de 2021/2022 sezonunun Rizespor adına hiç iyi geçmediği ve geriye kalan kısmın da pek kolay geçmeyeceği bir gerçek. Karadeniz temsilcisi, ligin 25’inci haftasının geride kaldığı bu dönemde hâlâ daha tam olarak takım uyumunu sağlayabilmiş değil. Takımın iç sahada seri galibiyetler aldığı dönemdeki kompakt anlayış tamamen kaybolmuş durumda. Kümede kalmaya çalışan bir takım için modern veya göze hoş gelen bir futbol beklemek en azından Türkiye şartlarında mümkün değil ancak Rizespor’da sorun bu durumdan daha da büyük gibi görünüyor.
Fayda-Zarar
Sezon başından beri yanlış yapılanmanın bedelini ödeyen Rizespor, Süper Lig’de küme düşme hattını doğrudan ilgilendiren maçta Altay ile 0-0 berabere kaldı. İki küme düşme adayının karşılaşmasında zaman zaman futbolseverleri heyecanlandıracak sahneler yaşansa da özellikle Rizespor tarafının dağınık görüntüsü oldukça iç karartıcı.
Geçmiş maçlardan birinden sonra Rizespor Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu takımın geleceği adına çok kritik bir açıklama yapmıştı. Tecrübeli teknik adam, geriye kalan maçlarda iyi bir futbolu hedeflemelerinin mümkün olmadığını ve takımın ulaşabileceği en iyi puana ulaşmasını sağlamaları gerektiğini dile getirmişti.
Bu açıklama aslında Rizespor’un maçlara çok daha pragmatist bir anlayışla çıkacağı ve eğer skoru yakalarsa da amiyane tabirle üstüne yatacağı anlamına geliyordu. Ancak Rizespor adına tam olarak kritik olan da bu skoru yakalama durumu. Zira Yeşil Mavili ekibin sezon başında en çok zorlandığı durumlardan birisi 0-0’ı oynayabilmek veya rakibin kilidini açabilmek olarak değerlendirilebilir.
Hâl böyle olunca Rizespor adına bu pragmatist anlayışın fayda mı yoksa zarar mı getirdiğini sorgulamak daha da önemli hâle geliyor. Hamzaoğlu’nun haklı olduğu noktalardan birisi takımın modern futbolu tam anlamıyla oynayabilmek adına kapasitesinin yetersiz olabileceği noktası. Ancak takım aynı zamanda gol atmakta da zorlanıyorken belki biraz daha iyi bir futbol anlayışıyla sahaya çıkmak en azından Altay gibi zor durumdaki rakiplerin kilidini açabilmek adına daha iyi olabilir.
Gerginlik
Türkiye’de futbol ne yazık ki sadece saha içerisinde oynanan bir oyun değil. Bu durum bazen güzel işleri gölgelerken, bazen de ortamın gerildiği noktalarda kulüpleri geriye itiyor.
Rizespor’un tüm sezon boyunca yaşadığı durumu da geriye giden bir kulüp olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Oğulcan Çağlayan davası, Loic Remy tartışmaları, Cüneyt Çakır gerginliği ve daha bir sürü yaşanmışlık Rizespor camiasını ve taraftarını derdest etmiş durumda.
Takımın tam anlamıyla sahaya odaklanamadığına dair kuşku yok. Bununla birlikte kabul etmek gerekir ki Tahir Kıran’ın Cüneyt Çakır çıkışından sonra Rizespor daha da antipati topladı. MHK hâlâ daha herhangi bir şekilde Cüneyt Çakır-Rizespor gerilimine dair bir dokunuş yapmış değil.
Hâl böyle olunca Hamza Hamzaoğlu’nun Altay maçındaki penaltı çıkışı ve takımın oynadığı kötü futbol çok daha fazla göze batmaya başlıyor.